Çaresizliğin en amansız olduğu yerdeyim şimdi
İlk defa sevmenin tarif edilmez korkuları içindeyim
Uykusuz gecelerin yorgun sabahlarında seni düşünüyor
Ve korkularla yine sana doğru koşuyorum
Hep aynı soru düşüncemde “ya severse”
O zaman neler olabileceğini düşünmek korkutuyor beni
İlk defa yenileceğimi anlıyorum
Karşımda kendinden emin gözlerin, dudakların, ellerin bunu söylüyor bana
Seni tanımadan geçen bütün yıllara lanet ediyorum
Önceleri hiç bilmediğim adını, şimdi binlerce defa tekrarlıyor dudaklarım
Gün oluyor bir tabloyu seyredercesine mutlu heyecanlarla doluyorum karşında
Gün oluyor eski bir yunan heykelin ölümsüz güzelliğiyle büyülüyorsun beni
Gözlerin gözlerime takılınca güçsüzlüğüm aklıma geliyor
Beni sevmediğin sevmeyeceğin
O zamanlar öylesine yıkılıyorum ki bilemezsin
İnsan nasıl gökyüzüne baktığı zaman
Bu sonsuz evren içinde küçük ve çaresiz bir yaratık olduğunu anlarsa
Güzelliğinde bana aynı şeyleri düşündürüyor
Gün oluyor mavilerde, gün oluyor kırmızılarda, gün oluyor karalarda yaşıyorum seninle
Dudaklarında çıkan her kelime suya bir taş atmışçasına büyüyor içimde
Nereye gitsen kulaklarımda o yarı karanlık çocuksu sesin
Sonra kendine has kokun, kokuların en çıldırtıcısı, en tahrik edicisi
Ve gözlerin…
Esmer bir akşamüstünün serin hüznünü getiren gözlerin
Görebildiğim, duyabildiğim her şey bana seni sevmeyi söylüyor
Uzaklaştıkça yaklaşıyor uzak
İşin en kötüsü yaklaştıkça da uzaklaşmaktan korkuyorum
Belki hiçbir zaman sana seni sevdiğimi söyleyemeyeceğim
Ne sana nede senden başkasına…
Düşün ki çoğu zaman kendime bile söyleyemiyorum
Sanki söylediğim anda her şey bitecek ve bu emsalsiz büyü bozuluver ilecekmiş gibi geliyor
Bir insanın kendini aldatması ne güçtür bilirsin
Bu sevmek korkusunun aslında çok sevmek olduğunu biliyor fakat anlatamıyorum
Galiba asıl korku sevmek değil onun arkasına gizlediğimiz sevilmemek korkusu
Küçük aldanmalarla kendimizi avutmaya çalışıyor
Düştüğümüz bir çıkmazda bir teselli arıyoruz kendimize
Belki de aynı korkular içindeyiz seninle, bir birimizden haberimiz yok
Sevmek…
Seni alabildiğine sevmek…
Hiçbir şeyi umursamadan, bütün karanlıkları hiçe sayarak sevmek
Tutmak ellerinden, o derinlere inmek, gitmek oralara, o yerlere
Orda hep sen olmalı, seni yaşamak ve olduğun yerde bile
Seninle sensiz olamamak…
Sonrada sensiz edemediğimi, edemeyeceğimi söyleyememek sana
Susmak…
Susmak…
Korkudan ölünceye kadar…
ümit yaşar oğuzcan
Hayat
Dün ve bugün değer verdiklerimizdir geleceğimize yaptığımız yatırım...
Pazartesi, Şubat 07, 2011
Çaresizlik
Çarşamba, Şubat 02, 2011
BETÜL MARDİN'DEN KADINLARA ÖGÜTLER
BETÜL MARDİN'DEN KADINLARA ÖGÜTLER
1. Her sabah spor yapacaksın. Günaşırı filan değil evladım. Her sabah.
2. Hep çalışacaksın. Üreteceksin. Beynin meşgul olacak, hep koşturman gereken işler olacak.
3. Günceli takip edeceksin. Haber izle, dergi, kitap, gazete oku. Gündemi yakala. Her konuda kendini update et. Yeni çıkan kitapları da bil, yeni açılan lokantaları da, bu sene moda olan renkleri de.
4. Evlilik ise şart değil, kafanı takma. Gerekli de değil. Hatta şöyle söyleyeyim: One problem less! (Bir problem eksik!)
5. Çocuk meselesine gelince... Ha işte, burada akan sular duruyor. Yapabiliyorsan yap. Birini bu kadar çok sevmek, onun sorumluluğunu taşımak sadece onu değil, seni de mutlu eder. Doğurmayacaksan, evlat edin. O zaman da senin çocuğun değişen bir şey yok. Evlat edinmeyeceksen de, manevi çocuğun olsun, birini okut, geleceğini şekillendirmesine yardımcı ol.
6. Günde bir kere et ye. Mutlaka her öğün sebze ve meyve ye. Kusura bakma, ben tatlı severim. Tatlıdan uzak dur diyemeyeceğim!
7. Ölümden sonra yaşamak istiyorsan, günlük tut. O küçük notlar, hem kendi hayatının tanıklığı, hem de yarına kalan bir bilgi kaynağı. Mesele benim babam, hiç düşünmeden 60 sene boyunca her gün Ece Ajanda'sına o gün olanları yazmış. Hâlâ açıp okuyorum ve çok faydalanıyorum.
8. Olumlu olacaksın.
9. Bazı şeyleri kabul edeceksin. Bütün kadınların seni sevmesine imkân yok! Demek ki bazı kadınlara dikkat edeceksin.
10. Erkeklere gelince, aynı anda birkaçını sevmeyeceksin. Ama onların böyle bir yeteneği ve şerefsizliği olduğunu bileceksin!! !
1. Her sabah spor yapacaksın. Günaşırı filan değil evladım. Her sabah.
2. Hep çalışacaksın. Üreteceksin. Beynin meşgul olacak, hep koşturman gereken işler olacak.
3. Günceli takip edeceksin. Haber izle, dergi, kitap, gazete oku. Gündemi yakala. Her konuda kendini update et. Yeni çıkan kitapları da bil, yeni açılan lokantaları da, bu sene moda olan renkleri de.
4. Evlilik ise şart değil, kafanı takma. Gerekli de değil. Hatta şöyle söyleyeyim: One problem less! (Bir problem eksik!)
5. Çocuk meselesine gelince... Ha işte, burada akan sular duruyor. Yapabiliyorsan yap. Birini bu kadar çok sevmek, onun sorumluluğunu taşımak sadece onu değil, seni de mutlu eder. Doğurmayacaksan, evlat edin. O zaman da senin çocuğun değişen bir şey yok. Evlat edinmeyeceksen de, manevi çocuğun olsun, birini okut, geleceğini şekillendirmesine yardımcı ol.
6. Günde bir kere et ye. Mutlaka her öğün sebze ve meyve ye. Kusura bakma, ben tatlı severim. Tatlıdan uzak dur diyemeyeceğim!
7. Ölümden sonra yaşamak istiyorsan, günlük tut. O küçük notlar, hem kendi hayatının tanıklığı, hem de yarına kalan bir bilgi kaynağı. Mesele benim babam, hiç düşünmeden 60 sene boyunca her gün Ece Ajanda'sına o gün olanları yazmış. Hâlâ açıp okuyorum ve çok faydalanıyorum.
8. Olumlu olacaksın.
9. Bazı şeyleri kabul edeceksin. Bütün kadınların seni sevmesine imkân yok! Demek ki bazı kadınlara dikkat edeceksin.
10. Erkeklere gelince, aynı anda birkaçını sevmeyeceksin. Ama onların böyle bir yeteneği ve şerefsizliği olduğunu bileceksin!! !
Pazartesi, Ocak 10, 2011
Ceyhun Yılmaz Şiirleri: HABERİN OLMAZ
Ceyhun Yılmaz Şiirleri: HABERİN OLMAZ: "Ben bekleyebilirim Hayatın baharına tutunup Kışı geçiririm Ağlamalarım bitene, yalnızlığım gidene kadar Uyanırım sabahları, umudumun suyunu ..."
Salı, Ocak 04, 2011
Pazartesi, Aralık 27, 2010
starlight tears
the white starlight envelops the tears
the tears fall in the warm wind
do you feel it?
this trembling, quiet whisper that is going your way
i draw you on this white paper
the warm smile holds me
is this love?
even when i close my eyes, i see only you
i will be waiting for you
i will wait for you
i don't want to see the tears of pain anymore
you let me know
this love that's like a lie, i'll never let it go
because that love is you
i'm walking in my memories with you
the tears fill even the deepest area of my heart
what should i do?
even in my dreams, i miss you
i will be waiting for you
i will wait for you
i don't want to see the tears of pain anymore
you let me know
this love that's like a lie, i'll never let it go
because that love is you
please look at me, like the faraway stars
can't you be the one that's in my heart
i will be waiting for you
i will wait for you
i don't want to see the tears of pain anymore
you let me know
this love that's like a lie, i'll never let it go
because that love is you
kim yoo kyung
the tears fall in the warm wind
do you feel it?
this trembling, quiet whisper that is going your way
i draw you on this white paper
the warm smile holds me
is this love?
even when i close my eyes, i see only you
i will be waiting for you
i will wait for you
i don't want to see the tears of pain anymore
you let me know
this love that's like a lie, i'll never let it go
because that love is you
i'm walking in my memories with you
the tears fill even the deepest area of my heart
what should i do?
even in my dreams, i miss you
i will be waiting for you
i will wait for you
i don't want to see the tears of pain anymore
you let me know
this love that's like a lie, i'll never let it go
because that love is you
please look at me, like the faraway stars
can't you be the one that's in my heart
i will be waiting for you
i will wait for you
i don't want to see the tears of pain anymore
you let me know
this love that's like a lie, i'll never let it go
because that love is you
kim yoo kyung
Pazar, Aralık 12, 2010
Hayatın Değerleri
Hani hayata karşı bir duruşu olmalı insanın deniliyor ya işte insanın hayattaki duruşu aslında geleceğinin aynası oluyor. Yani dün ne için yatırım yaptıysa, bugün neyin değerini biliyorsa geleceğinde de onun kazancını ya da kaybını yaşıyor. İyi ya da kötü her hangi bir duruşu yoksa hayata karşı; yokluğunun kaybı, varlığının katkısı, etkisi de olmuyor, suretten öteye gidemiyor. Eşyaların bile bir duruşu ve faydası varken, bir insanın boşuna, amaçsız, vurdumduymaz olarak yaşaması acizlikten başka bir şey değil.
Evet dünün yatırımları, günün değerleri... Her zaman insanoğlu en az çabayla en çok değer sahibi olmayı istiyor. Bu daha çok maddi olarak gerçekleşse de maneviyat da bundan farklı değil. Ama neye değer veriyor insanlar? Maddi güce, isimlerin gücüne, şekillerin gücüne... Hayatlar da buna göre inşa ediliyor ve hayatta insanın başına her şey gelebiliyor, en acı, en kötü, en feci, en dip... Her koşulda beterin beteri var. Manevi değerler görmezden geliniyor, duygular çoğu zaman hissedilmiyor, bir çok kez de yıkılıyor. Ve bu iki grup arasında maddeciler kayıp ettiklerinde, hep görmezden geldikleri maneviyatı arıyorlar. Ne yazık ki hesap bakiyesi sıfır... Çünkü zamanında yitip gitmesine seyirci bile kalınmadı, yok sayıldı. Elbette ki yanlış hesap Bağdat'tan döner. Yanlışı insanlar kalpleri görmezden, sevgileri bilmezden gelerek yapıyor, hırslara bürünerek asıl muhtaç olacağı değerleri hibe ediyor. Asıl zenginlik oysa seven kalplerde, ailede, sevilen kalplerde, asla ama asla şekil, mekan ve parada değil...
Her şeyin hayırlısını dilemek, şükretmesini bilmek gerek. Yiten, giden maddi hiçbir şey için üzülmemeli, asıl zenginlik ölçüsü; insanlara, insanlığa verilen değerde, kazanılan kalplerde görülmeli. İşte bunlar hiç bitmez, tükenmez, eksilmez, huzur ve mutluluk verir, dünyalık hazinedir.
Evet dünün yatırımları, günün değerleri... Her zaman insanoğlu en az çabayla en çok değer sahibi olmayı istiyor. Bu daha çok maddi olarak gerçekleşse de maneviyat da bundan farklı değil. Ama neye değer veriyor insanlar? Maddi güce, isimlerin gücüne, şekillerin gücüne... Hayatlar da buna göre inşa ediliyor ve hayatta insanın başına her şey gelebiliyor, en acı, en kötü, en feci, en dip... Her koşulda beterin beteri var. Manevi değerler görmezden geliniyor, duygular çoğu zaman hissedilmiyor, bir çok kez de yıkılıyor. Ve bu iki grup arasında maddeciler kayıp ettiklerinde, hep görmezden geldikleri maneviyatı arıyorlar. Ne yazık ki hesap bakiyesi sıfır... Çünkü zamanında yitip gitmesine seyirci bile kalınmadı, yok sayıldı. Elbette ki yanlış hesap Bağdat'tan döner. Yanlışı insanlar kalpleri görmezden, sevgileri bilmezden gelerek yapıyor, hırslara bürünerek asıl muhtaç olacağı değerleri hibe ediyor. Asıl zenginlik oysa seven kalplerde, ailede, sevilen kalplerde, asla ama asla şekil, mekan ve parada değil...
Her şeyin hayırlısını dilemek, şükretmesini bilmek gerek. Yiten, giden maddi hiçbir şey için üzülmemeli, asıl zenginlik ölçüsü; insanlara, insanlığa verilen değerde, kazanılan kalplerde görülmeli. İşte bunlar hiç bitmez, tükenmez, eksilmez, huzur ve mutluluk verir, dünyalık hazinedir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)